Bir hüzün bulut`u çökmüştü üzerine yüreğin de tarifsiz bir acı doluydu. Kimsesiz ve yanlız dı. Etrafın da kendisini anlayabilecek kimseler yoktu. Durdu ve gökyüzüne baktı. Bembeyeaz bulutlar ve parıldayan güneş çok güzel bir hava. Oysa tüm haliyle acılar içerisindeydi. Kimselerin fark edemediği ve tarif edemeyeceği kadar. Bunca yıldır il defa tattığı bu duygular karşısında sarsıntılar yaşıyordu. Bir imkansızlık denizine düşmüştü sanki. Kalbi yerinden çıkacak gibiydi.
O`nu her gördüğünde kendisine hakim olamıyor elleri titriyor kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu. Yüzün de ki seyirmeleri ise gizlemesi imkansızdı. Böylesi mümkün olmayan bir sevdanın ateşinde yanıyordu.İlk başlarda anlamamıştı bu kadar derin olacağını bu sevda`nın. Her baktığı yerde o`nu görür olmuştu.
Sarhoşluk böyle bişeymiydi. Aşk`mıydı Kara sevda mıydı. İsimlendiremiyordu belki ama tüm kalbi o`nunla doluydu biliyordu. Her an o`nu görmek yanında olmak istiyordu. O`nun la konuşurken bir aslan kadar güçlü hissediyordu kendisini. Sanki karşısında dağlar dize gelebilirdi. Herşeye gücü yeterdi bundan emindi. Ama yanlızken bir karınca kadar güçsüz ve buz gibi kimsesiz hissediyordu.
Elinden birşey gelmiyordu. İmkansız bir sevda`ya tutulmuştu, biliyordu bunu ama kalbine söz geçiremiyordu. Uzaktan seyredip asla sahip olamayacağı bir aşk`ın içinde ki ateşi ile yaşamaya devam etmeliydi.
Yanmak böyle birşey mi ? Ya sevmek böyle birşey mi ? İnsan neden hata yapar....
Aklında ki binlerce sorularla hergün aynı düşüncelerle mücadele etmeye çalışyordu.
Hayat hataları affetmez. Öğrenmişti bunu ama çok geçti artık. Hayatta her zaman cesur olmalısınız. Hayat korkaklara göre değildi en acı bir şekilde öğrenmişti bunları ve bazen ne yaparsanız yapın kimse anlamazdı sizi. Tüm içinizi dökseniz de kalbinizde ki yangını anlamaları mümkün değildir.
Çünkü içinizde ki aşk`ı sevda`yı ve onların büyüklüğünü sizin nasıl sarıp kapladığını yanlızca siz bilirsiniz.
Evet farkına yeni varmıştı. Bu sevda Aşk yada adı her neyse tamamıyla kaplamıştı kendisini tüm kalbi bedeni ve ruhu o`nunla dolmuştu.
Birden derinden bir rüzgar esti yüzünü okşarca daha önce hiç tatmadığı şefkat duygusunu tattı bir anda.
Ailesi varken bir insan neden bir rüzgarda bulurdu bu şefkat duygusunu, merhamet ediyordu sanki rüzgar. Yağmur başlamıştı aniden ama içinden ıslanmak geliyordu sanki sımsıkı sarılmıştı yağmur kendisine gözlerini kapattı ve sadece kalbini dinledi. Belli ki kimse anlamasada kainat anlıyordu o`nu yada kendisi öyle sanıyordu. En azından bir süre içinde ki yangın bastırmıştı. Birden gözleri geldi aklına kayboluyordu `nun gözlerinde öylesine güzel öylesine narin bakıyordu ki sanki CENNET BAHÇESİYDİ. Gözlerine her baktığında o`nu her gördüğünde sanki envai çeşit muhteşem güzellikte kokular geliyordu ruhunda hissediyordu bunu. Başkası hissedemezdi biliyordu bunu. Yanlızca ben dedi; hissediyorum daha önce kimsenin tatmadığı güzellikleri sende....
Sen imkansızlıklar dünyasında her baktığım da beni bu diyardan alıp cennetlere götüren.
Kimselerde bulamadığımı hissedemediğimi sende yaşadığım, Hasretin ile parça parça dağılmış olsamda bir bakışınla dahi huzur bulduğum.
Koca kaianat da bir kendimi bir seni bildiğim, kalanı unuttuğum bir dilber-i cennet misin.
Hayat telafisi olmayan hataları affetmeyen acımasız bir döngü gibi sarmıştı. Binlerce belki milyonlarca güzel sözler biriktirmişti içinde birgün söyleyebilmek ümidi ile.
Belki birgün tüm imkansızlıklar ve hayatın acımasızlığı karşısında güç bulur içinde tüm kalbini ruhunu saran bu sevda`nın aşk`ın sözlerini o`na söyeleme fırsatını yakalar.
O`ndan kalan çok küçük başkaları için gülünç sayılabilecek bir hatırası vardı elinde. Zaman zaman çıkartır o`nu severmiş gibi dokunurdu. Şimdilik tek tesellisi buydu. Çünkü hatıranın kendisinde olduğunu o`da biliyordu. İnce bir sızı sarardı o hatırayı çıkartıp her baktığında.
Zormuş dedi hayatla mücadele etmek. Zordu ama en zoru`da içinde yaşadılarını hissettiklerini belki bir ömür içinde saklayacak olman. Çürütürce canını yaksa da kanatırca içinde büyüsede sadece kendisi bilecekti.İşte herşeyden zordu bu.