14 Ocak 2022 Cuma

sinir

 Ağlamak istiyorum... çok yorgunum... ellerim titriyor sinirden sahi neden bu kadar sinirliyim, en ufak şeye dahi neden bu kadar çabuk parlıyorum... neden sakin kalamıyorum.. neden anlaşılmıyorum. neden herkes sadece kendini düşünüyor.. beni anlayan kimse neden yok...  o kadar yoruldum ki, anlaşılmak bu kadar mı zor... etrafımdakiler en yakınımdakiler neden hiç empati yapmıyor... bunları soruyorum kendime ama biliyorum ki değişen bir şey olmayacak... bugün yine çok gergin bir gün. gün içerisinde yaşanılanların etkisinden midir nedir bilemiyorum o güzel minik kızlarıma bile tahammül edemez olmuş haldeyim, her şey herkes üzerime geliyor sanki.. yazmayı okumayı seviyorum öğrenmeyi seviyorum çok şey öğrendim ama kendini dizginlemeyi öğrenemedim...sakin kalamıyorum ne yapmam gerektiğini bilsem bile kalamıyorum.. sanki omuzlarımda bütün dünyanın yükü var... herkes yorgun herkes dertli herkesin derdi kendisi. ya ben ? ah ben zavallı ben.. bir türlü yenemedim şu asabiyeti ben... kimsenin suçu yok ki.. benimde yok.. peki suçlu kim... suçlu var mı .zaman o kadar hızlı akıp gidiyor ki... buna rağmen neden geriliyorum kızıyorum sinirleniyorum. niye hep böyle yıllardır.. o kadar gerginim ki anlatamıyorum.. beynimde sinir ağaçları kök salmış gibiler... ben kötü biri değilim ama neden bu kadar sinirliyim neden... başım zonkluyor.. bugün çok üzgünüm ve yorgunum ağlamak istiyorum gücüm kalmadı artık... 


neyim ben anlaşılmaz bir matematik denklemi mi

insanım alt tarafı sizin gibi...


21 Şubat 2018 Çarşamba

Sen içim de hep aynı kalacaksın ! Demişti , Ne olursa olsun yıllar geçip gitse bile değişmeyecek. Sen gök yüzünde ki yıldızlar, güneş ve ay nasılsa benim gönlümde öylesin yerin hep orda. Dökülmüştü sözler dudaklarından. 

Anlamıştı imkansızlığın denize düştüğünü. Nasıl çıkacaktı bu deniz`den ? Durdu yine uzunca gök yüzüne baktı ve gözleri geldi aklına.

Tüm bedenini saran bakışları her an aklındaydı. 
Zihni dolmuştu o`nunla aklı başında değildi. Anlamıştı ki olduğun  yerden zihninle kilometrelerce uzaklara gidebiliyordu insan.  

Bir piyano sesi gibiydi yağan yağmurun yere düşen tanelerinin çıkardığı sesler. Belki Dünya o kadar kirliydi ki masumiyetin sembolü gibi huzur doluydu yağmur.

Sıcak bir gülüş sıcak bir bakış bulmak koca dünya da zordu artık. En azından o öyle düşünüyordu. Herkes hayatın hızlı koşturmacası karşısın da yanından geçip gittiği hayatların farkında bile değildi. 

Samimiyet bulutlar kadar uzak geliyordu. İnsanlar neden bu kadar kırılgan ve neden bu kadar acımasız ? Sorular bitmeyecek gibi gözüküyordu. Çünkü birbirinden tutarsız o kadar çok şey vardı ki anlam veremiyordu.

İnsan bir aşk ile mi özüne yaklaşırdı. Yoksa buda mı sanaldı yada bir sis bulutu gibi sadece görüntüden ibaretmiydi. Gerçekten varmıydı o hep şiirlere masallara hikayelere konu olan aşklar. 

Oysa insan gururu kırılınca nasıl davrandığı ile çıkartırdı birçok hasletini ortaya. 

Önce durdu gözlerini kapatıp dinledi yağmurun sesini ; kafasını karıştıran bu sorulardan uzaklaştı bir süre. Hava buz gibi ama o üşümüyordu farkında bile değildi soğuktan kıpkırmızı olmuş yanakları bakışları kısıklaşmıştı.

Evreni duyabilmekti bir çok sorunun çözümü diye düşündü. Acaba dedi tekrar sordu kendine  herkes evreni duyabilir mi. 
Aslında hayatın bu kadar masum ve güzellik dolu bir yer olduğunun kaç kişi farkındaydı.

Belli kalıplara girmeyi hiçbir zaman kabul etmemişti. Bir sokak köpeğinin gözlerin de gördüğü sevinci yaşamaktı bazen tüm amacı. 

Ve anlamıştı ki her sorunun bir cevabı vardı. 
Bir hüzün bulut`u çökmüştü üzerine yüreğin de tarifsiz bir acı doluydu. Kimsesiz ve yanlız dı. Etrafın da kendisini anlayabilecek kimseler yoktu. Durdu ve gökyüzüne  baktı. Bembeyeaz bulutlar ve parıldayan güneş çok güzel bir hava. Oysa tüm haliyle acılar içerisindeydi. Kimselerin fark edemediği ve tarif edemeyeceği kadar. Bunca yıldır il defa tattığı bu duygular karşısında sarsıntılar yaşıyordu. Bir imkansızlık denizine düşmüştü sanki. Kalbi yerinden çıkacak gibiydi.

O`nu her gördüğünde kendisine hakim olamıyor elleri titriyor kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu. Yüzün de ki seyirmeleri ise gizlemesi imkansızdı. Böylesi mümkün olmayan bir sevdanın ateşinde yanıyordu.İlk başlarda anlamamıştı bu kadar derin olacağını bu sevda`nın. Her baktığı yerde o`nu görür olmuştu.

Sarhoşluk böyle bişeymiydi. Aşk`mıydı Kara sevda mıydı. İsimlendiremiyordu belki ama tüm kalbi o`nunla doluydu biliyordu. Her an o`nu görmek yanında olmak istiyordu. O`nun la konuşurken bir aslan kadar güçlü hissediyordu kendisini. Sanki karşısında dağlar dize gelebilirdi. Herşeye gücü yeterdi bundan emindi. Ama yanlızken bir karınca kadar güçsüz ve buz gibi kimsesiz hissediyordu.


Elinden birşey gelmiyordu. İmkansız bir sevda`ya tutulmuştu, biliyordu bunu ama kalbine söz geçiremiyordu. Uzaktan seyredip asla sahip olamayacağı bir aşk`ın  içinde ki ateşi ile yaşamaya devam etmeliydi.

Yanmak böyle birşey mi ? Ya sevmek böyle birşey mi ? İnsan neden hata yapar....
Aklında ki binlerce sorularla hergün aynı düşüncelerle mücadele etmeye çalışyordu.
Hayat hataları affetmez. Öğrenmişti bunu ama çok geçti artık. Hayatta her zaman cesur olmalısınız. Hayat korkaklara göre değildi en acı bir şekilde öğrenmişti bunları ve bazen ne yaparsanız yapın kimse anlamazdı sizi. Tüm içinizi dökseniz de kalbinizde ki yangını anlamaları mümkün değildir.
Çünkü içinizde ki aşk`ı sevda`yı ve onların büyüklüğünü sizin nasıl sarıp kapladığını yanlızca siz bilirsiniz.

Evet farkına yeni varmıştı. Bu sevda Aşk yada adı her neyse tamamıyla kaplamıştı kendisini tüm kalbi bedeni ve ruhu o`nunla dolmuştu.
Birden derinden bir rüzgar esti yüzünü okşarca daha önce hiç tatmadığı şefkat duygusunu tattı bir anda.
Ailesi varken bir insan neden bir rüzgarda bulurdu bu şefkat duygusunu, merhamet ediyordu sanki rüzgar. Yağmur başlamıştı aniden ama içinden ıslanmak geliyordu sanki sımsıkı sarılmıştı yağmur kendisine gözlerini kapattı ve sadece kalbini dinledi. Belli ki kimse anlamasada kainat anlıyordu o`nu yada kendisi öyle sanıyordu. En azından bir süre içinde ki yangın bastırmıştı. Birden gözleri geldi aklına kayboluyordu `nun gözlerinde  öylesine güzel öylesine narin bakıyordu ki sanki CENNET BAHÇESİYDİ. Gözlerine her baktığında o`nu her gördüğünde sanki envai çeşit muhteşem güzellikte kokular geliyordu ruhunda hissediyordu bunu. Başkası hissedemezdi biliyordu bunu. Yanlızca ben dedi; hissediyorum daha önce kimsenin tatmadığı güzellikleri sende....

Sen imkansızlıklar dünyasında her baktığım da beni bu diyardan alıp cennetlere götüren.
Kimselerde bulamadığımı hissedemediğimi sende yaşadığım, Hasretin ile parça parça dağılmış olsamda bir bakışınla dahi huzur bulduğum.
Koca kaianat da bir kendimi bir seni bildiğim, kalanı unuttuğum bir dilber-i cennet misin.

Hayat telafisi olmayan hataları affetmeyen acımasız bir döngü gibi sarmıştı. Binlerce belki milyonlarca güzel sözler biriktirmişti içinde birgün söyleyebilmek ümidi ile.


Belki birgün tüm imkansızlıklar ve hayatın acımasızlığı karşısında   güç bulur içinde tüm kalbini ruhunu saran bu sevda`nın aşk`ın sözlerini o`na söyeleme fırsatını yakalar.

O`ndan kalan çok küçük başkaları için gülünç sayılabilecek  bir hatırası vardı elinde. Zaman zaman çıkartır o`nu severmiş gibi dokunurdu. Şimdilik tek tesellisi buydu. Çünkü hatıranın kendisinde olduğunu o`da biliyordu. İnce bir sızı sarardı o hatırayı çıkartıp her baktığında.



Zormuş dedi hayatla mücadele etmek. Zordu ama en zoru`da içinde yaşadılarını hissettiklerini belki bir ömür içinde saklayacak olman. Çürütürce canını yaksa da kanatırca içinde büyüsede sadece kendisi bilecekti.İşte herşeyden zordu bu.

14 Aralık 2017 Perşembe

Seni Düşünüyorum Gözlerim Kapalı İstanbul Umrum da Değil ...

28 Mayıs 2017 Pazar

Bir hüzün bulut`u çökmüştü üzerine yüreğin de tarifsiz bir acı doluydu. Kimsesiz ve yanlız dı. Etrafın da kendisini anlayabilecek kimseler yoktu. Durdu ve gökyüzüne  baktı. Bembeyeaz bulutlar ve parıldayan güneş çok güzel bir hava. Oysa tüm haliyle acılar içerisindeydi. Kimselerin fark edemediği ve tarif edemeyeceği kadar. Bunca yıldır il defa tattığı bu duygular karşısında sarsıntılar yaşıyordu. Bir imkansızlık denizine düşmüştü sanki. Kalbi yerinden çıkacak gibiydi.

O`nu her gördüğünde kendisine hakim olamıyor elleri titriyor kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu. Yüzün de ki seyirmeleri ise gizlemesi imkansızdı. Böylesi mümkün olmayan bir sevdanın ateşinde yanıyordu.İlk başlarda anlamamıştı bu kadar derin olacağını bu sevda`nın. Her baktığı yerde o`nu görür olmuştu.

Sarhoşluk böyle bişeymiydi. Aşk`mıydı Kara sevda mıydı. İsimlendiremiyordu belki ama tüm kalbi o`nunla doluydu biliyordu. Her an o`nu görmek yanında olmak istiyordu. O`nun la konuşurken bir aslan kadar güçlü hissediyordu kendisini. Sanki karşısında dağlar dize gelebilirdi. Herşeye gücü yeterdi bundan emindi. Ama yanlızken bir karınca kadar güçsüz ve buz gibi kimsesiz hissediyordu.


Elinden birşey gelmiyordu. İmkansız bir sevda`ya tutulmuştu, biliyordu bunu ama kalbine söz geçiremiyordu. Uzaktan seyredip asla sahip olamayacağı bir aşk`ın  içinde ki ateşi ile yaşamaya devam etmeliydi.

Yanmak böyle birşey mi ? Ya sevmek böyle birşey mi ? İnsan neden hata yapar....
Aklında ki binlerce sorularla hergün aynı düşüncelerle mücadele etmeye çalışyordu.
Hayat hataları affetmez. Öğrenmişti bunu ama çok geçti artık. Hayatta her zaman cesur olmalısınız. Hayat korkaklara göre değildi en acı bir şekilde öğrenmişti bunları ve bazen ne yaparsanız yapın kimse anlamazdı sizi. Tüm içinizi dökseniz de kalbinizde ki yangını anlamaları mümkün değildir.
Çünkü içinizde ki aşk`ı sevda`yı ve onların büyüklüğünü sizin nasıl sarıp kapladığını yanlızca siz bilirsiniz.

Evet farkına yeni varmıştı. Bu sevda Aşk yada adı her neyse tamamıyla kaplamıştı kendisini tüm kalbi bedeni ve ruhu o`nunla dolmuştu.
Birden derinden bir rüzgar esti yüzünü okşarca daha önce hiç tatmadığı şefkat duygusunu tattı bir anda.
Ailesi varken bir insan neden bir rüzgarda bulurdu bu şefkat duygusunu, merhamet ediyordu sanki rüzgar. Yağmur başlamıştı aniden ama içinden ıslanmak geliyordu sanki sımsıkı sarılmıştı yağmur kendisine gözlerini kapattı ve sadece kalbini dinledi. Belli ki kimse anlamasada kainat anlıyordu o`nu yada kendisi öyle sanıyordu. En azından bir süre içinde ki yangın bastırmıştı. Birden gözleri geldi aklına kayboluyordu `nun gözlerinde  öylesine güzel öylesine narin bakıyordu ki sanki CENNET BAHÇESİYDİ. Gözlerine her baktığında o`nu her gördüğünde sanki envai çeşit muhteşem güzellikte kokular geliyordu ruhunda hissediyordu bunu. Başkası hissedemezdi biliyordu bunu. Yanlızca ben dedi; hissediyorum daha önce kimsenin tatmadığı güzellikleri sende....

Sen imkansızlıklar dünyasında her baktığım da beni bu diyardan alıp cennetlere götüren.
Kimselerde bulamadığımı hissedemediğimi sende yaşadığım, Hasretin ile parça parça dağılmış olsamda bir bakışınla dahi huzur bulduğum.
Koca kaianat da bir kendimi bir seni bildiğim, kalanı unuttuğum bir dilber-i cennet misin.

Hayat telafisi olmayan hataları affetmeyen acımasız bir döngü gibi sarmıştı. Binlerce belki milyonlarca güzel sözler biriktirmişti içinde birgün söyleyebilmek ümidi ile.


Belki birgün tüm imkansızlıklar ve hayatın acımasızlığı karşısında   güç bulur içinde tüm kalbini ruhunu saran bu sevda`nın aşk`ın sözlerini o`na söyeleme fırsatını yakalar.

O`ndan kalan çok küçük başkaları için gülünç sayılabilecek  bir hatırası vardı elinde. Zaman zaman çıkartır o`nu severmiş gibi dokunurdu. Şimdilik tek tesellisi buydu. Çünkü hatıranın kendisinde olduğunu o`da biliyordu. İnce bir sızı sarardı o hatırayı çıkartıp her baktığında.

Zormuş dedi hayatla mücadele etmek. Zordu ama en zoru`da içinde yaşadılarını hissettiklerini belki bir ömür içinde saklayacak olman. Çürütürce canını yaksa da kanatırca içinde büyüsede sadece kendisi bilecekti.İşte herşeyden zordu bu.




15 Kasım 2015 Pazar

Dunyada arama sakin hatır ile Vefa

Menfaati varsa Can'dir insanoğlu sana

Bekleme sakin sadakat, edersin hata

BIr vakit gelir ki dostlarin eder cevr-ü cefa ...
Dünyada Herşeyin Değeri Para İle Ölçüldüğünden

Hiç Birşeyin Değeri Yok.....